Bir instagram hesabında gördüğüm şu cümle üzerine koşarak gidip aldım kitabı. Öylesine vurdu. ''Sen nasılsın ? Keyfin yolunda mı ? Sevgilim , Filiz'im nasıl ? Onun bir fotoğrafçıda,hiç olmazsa vesikalık bir resmini çıkartıp gönder.Kendinin de bir resmini yolla.İkinizi de fevkalade göreceğim geldi .''. Aslında çok vurucu bir cümle olmayabilir bu, çoğu insan için...Ancak bu kadar samimi, net bir şekilde özlemlerini, sevgisini belirten bir babayı okumak istedim. Sabahattin Ali olsa da olmasa da...
Sabahattin Ali bu sefer karşıma usta kalem, hikayelerin büyücüsü olarak değil; seven, sevilen bir sevgili, koca, baba olarak çıktı. Havalı bir yazar değil, sorumluluk sahibi, zorluklarla mücadele eden ve hiç yılmadan işleri yoluna koymaya çalışan bir aile direği... Kızı Filiz'e olan sevgisi, onu iyi yetiştirmek için olan çabası, eşi Aliye'ye olan bağlılığı ve en zor zamanlarda bile eşinin naz ya da üzüntülerini gidermeye çalışması... Sabahattin Ali gerçek insanlardan... Tabi ki eşinin mektuplarını kitapta göremiyoruz o yüzden bazı durumları, söylenenleri anlamak zor oluyor ama zaten kitap birbirine bağlı mektuplar ve olaylardan oluşmuyor. Mektup derlemesi olarak basılan kitap, yaşanılanların hafif bir yansıması olarak kalıyor bugüne... Her mektubun Osmanlıca orjinalinin de yan sayfada bulunması şahane...