Kitapları okumaya devam ediyorum ancak bir türlü yazmaya fırsat bulamadım. Son bir kaç kitabı yazmaya çalışacağım ancak o ilk bitirdiğimdeki etkisi gibi olmayacaktır yazdıklarım... Zaten sanki çok etkilenmediğim için yazamadım...
Shakespeare in Macbeth kitabını okumuş ve şurada yorumlamıştım. Hatta 2013 te okuduğum en iyi kitaplardan olduğunu da 2013 ün en iyilerini ve en kötülerini seçtiğim şu yazımda söylemiştim.
Bunun üzerine Shakespeare i daha çok okumaya niyetim varken arkadaşımda klasikler serisinin olduğunu görerek hemen üç kitabını ödünç aldım. Ancak bu kitaplar Paraf Yayınları tarafından çıkarılmış. Benim okuduğum ise Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmıştı...Çok bir fark olacağını düşünmedim...
Ancak gerçekten tercümenin ne kadar önemli olduğunu Shakespeare eserlerinde daha çok fark ettim sanırım. Üç kitapta da maalesef Macbeth deki aldığım tadı alamadım. Bu tabi ki kitapların konusuyla ilgili olmayıp tercüme derinliğinden kaynaklanan bir şeydi... Bazı merak ettiğim cümleler açıklanmamışken, çok da etkili olmayan kelimeler dipnotlarla açıklanmaya çalışılmıştı. Ayrıca okurken bazı şeylerin atlanıldığı duygusuna kapıldım. Cümleler, konular kopuk kopuk ve yüzeyseldi. Maalesef bu eserleri okuyup içime sindirdim sayamıyorum. Hasan Ali Yücel serisinden tekrar okumayı düşünüyorum aynı eserleri.... Şimdi arka kapak yazılarına bakalım:
Bir Yaz Gecesi Rüyası

William Shakespeare'in 1594-1595 yıllarında sahnelendiği, 1600'lerin başında basıldığı kabul edilen romantik komedyasıdır. Oyun, evlilik ve aşk ilişkilerini konu almakla beraber bu kurumlara ironik bir biçimde yaklaşmaktadır. Konu, Atina'da bir düğün çevresinde geçmektedir. Oyun içerisinde farklı sınıflardan, farklı türlerden, hem aşklara hem de ilişkilere yer verilmektedir. Shakespeare, bu oyunda ironiler de yapmıştır. Shakespeare'in hiciv anlayışının yanı sıra Hıristiyanlık, Roma ve Yunan mitolojisi hakkındaki engin bilgisi, satirik anlatım üslubunu da zenginleştirmektedir. Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda geçen bir konu da Oberon ve Titania'dır. Bunlar perilerin kralı ve kraliçesi olarak karşımıza çıkar; mitolojinin ve gerçek tarihin gidişatını etkileyen sihirli parmaklar olarak gösterilmektedir. Shakespeare'in hayal gücümüzü zorladığı bu noktada, Puck ile kapanış sözlerinde, bu perilerin bir gölge, oyunun ise bir rüya olduğunu söyleyerek, bizleri aşkların ve ilişkilerin bir gölge ve rüya olup olmadığını düşünmeye itmektedir.