Gran Torino… Imdb’de 8.3 puan alması dolayısıyla seyredeceklerim arasına girdi… Gran Torino yu adamın adı sanarak otomobil konusundaki cahilliğimi bir kez daha test ettim. Çünkü Ford marka bir otomobildi filmde kendisiJ Hikaye bir banliyoda yaşlı bir adamın karısının cenazesiyle başlıyor. Yaşlı adamın iki oğlu ve onların ailesi tanıtılıyor kısaca… Yaşlı adama bakış şekilleri onun huysuz oluşu ve babalarından kopuklukları… Yaşlı adam yani Walt yani Clint Eastwood Kore de savaşmış, ırkçı, huysuz, kendi değerleri olan, karısına aşık bir adam… Daha sonrasında ise yan komşuları ile ilişki içine girmek zorunda kalıyor ve hikaye başlıyor… Böyle anlatınca çok ilgi çekici bir senaryo olmadığını düşünseniz de filmdeki gerçekçilik duygusu insana geçiyor. Tabi ki burada Eastwood’un muhteşem oyunculuğu çok etkili… Kademe kademe bir yaşlı insanın nasıl bir ruh halinde olduğu ustalıkla insanın gözüne sokmadan anlatılıyor. Sadece huysuz ihtiyar deyip geçilen bir adamın ne olduğunu görebiliyorsunuz… Özellikle oğullarıyla olan ilişkisi sanırım birçok baba oğul ilişkisini yansıtıyor ve dokunaklı…Az bütçeli, sade bir senaryosu olan, Eastwood dışında dişe dokunur bir oyuncusu olmayan, Eastwood’un kendi yazıp kendi yönettiği kendi oynadığı ama insanı etkileyen bir yapısı olan izlenesi bir film diyebilirim Gran Torino için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Her türlü soru, eleştiri, isteğinizi, görüşünüzü lütfen hakaret içermeyen cümlelerle yazın. Seve seve hepsine cevap veriyorum...