30 Eylül 2015

Golem ve Cin * Helene Wecker

Golem ve Cin'i sık sık kitap videosu çekenlerden duymuş olsam da 5 TL'lik kampanya olmasa almazdım sanırım. 638 sayfalık bir okuma için bilmediğim sularda yüzmeyi uzunca süredir tercih etmemiştim. Ancak her ay için farklı temaların olduğu bir kitap kavanozundan seçtiğim kağıtta 600 sayfadan uzun bir kitap oku emri gelince ister istemez kitaba başladım.
Ama o da ne... İlk satırlardan itibaren nasıl kendine çekti kitap nasıl büyülü bir masalın ortasında buldum kendimi anlatamam:)

29 Eylül 2015

Martı Jonathan Livingston * Richard Bach



Yine biraz zaman önce okuduğum bir kitaptı Martı... Çok duyarak merak ederek almıştım kitabı ama Küçük Kara Balık gibi herkesin sevip benim sevmeyeceğim bir kitap olacağını düşünmüştüm... 
Martı çok ince ama ciltli bir kitap. İçinde sevilesi siyah beyaz fotoğraflar var. Belki bu görünüm bütün okumayı romantik ve hayalci bir şekilde yapmamı sağladı.
Aslında Küçük Kara Balık hikayesiyle çok benzerlik gösteriyor konusu... Bir toplum içinde yaşayan Martı nın o toplumun kalıplarına, sınırlarına karşı çıkarak özgürleşme çabası olarak özetlenebilir.

27 Temmuz 2015

Popom Olmadan Asla * Şişman Kız

Yeni bir haftaya başlarken dizüstü edebiyatından bir kitap yorumu yazmak bünyeme iyi gelir diye düşündüm. Umarım size de iyi gelir...
Şişman Kız ismini ilk kez twitter'da yazdığı şişmanlıkla ilgili komik cümlelerinden tanımıştım. Hepsi çok eğlenceliydi. Zaten twitterla meşhur oldu:)
Kitabının ismi de ilgi çekici kabul etmek lazım. Yıllar önce okuduğum Kızım Olmadan Asla kitabından esinlenerek Popom Olmadan Asla ismi verilmiş. Tabi ki ikisi taban taban tabana zıt kitaplar. Biri dram biri mizah yüklü bir kilo verme macerası...
Şişman kız öncelikle kilolarıyla barışık ve onlarla dalga geçme durumu var. Ama çoğu şişman kız gibi bu durumdan muzdarip...

26 Temmuz 2015

O Adam Buraya Gelecek ( Pucca Günlük 5) * Pucca


Dizüstü Edebiyatı'nın kraliçesi Pucca son kitabıyla takipçilerinin beklentilerine karşılık verdi. Benim de  dizüstü edebiyat eserleriyle ilk buluşmam Pucca'yla olmuştu. İlk kitabı Küçük Aptalın Büyük Dünyası'nı elimden bırakamamış ve bir kaç saatte bitirerek diğer kitaplarını da okumaya başlamıştım. 5. kitabını da tekrar aldım tabi ki. Kitabın edebi değeri üzerine tartışmalar süredursun bence Pucca yazmayı gerçekten biliyor. Eğlendiriyor, üzüyor, şaşırtıyor ve en önemlisi bütün kitabı hiç elinizden bırakmadan okuyabiliyorsunuz. 
Marilyn Monroe kafalı, kimliğini gizleyen kızdan artık gazete köşesi olan, filmi çekilen, instagram da kendi fotoğraflarını paylaşan ve en son Dex Plus Yayınevi'ne geçmesiyle kendi fotoğrafıyla kitabının kapağı yapılmış olan Pucca'yı (Selen Işık'ı) görüyoruz. 

25 Temmuz 2015

Allah De Ötesini Bırak 2 - Niyet * Uğur Koşar

Uğur Koşar'ın okuduğum üçüncü kitabı bu kitap oldu. Daha önce Allah De Ötesini Bırak ve Bana Allah Yeter kitaplarını okumuş ve diğer kitaplarını da okumaya karar vermiştim. Bu yazarın Osho'nun yazım tarzına benzediğini ancak müslüman versiyonu olduğunu tekrar belirtmek isterim. Benim çok sevdiğim yazarlardan Osho'yu okuyup beğeniyor ve ah bir de bu adam müslüman olsaymış diyorsanız Uğur Koşar burada devreye giriyor. 

24 Temmuz 2015

Annelik Sanatı * Adem Güneş


Adem Güneş'i duyuyor ancak ilgimi çekmiyordu nedense. Sabiha Paktuna'nın kitaplarını pazarlayanlar beni çocuk gelişimi hakkında yazan Türk yazarlardan soğutmuş belki de... Denemek için arkadaşımdan ödünç aldım... Çok etkilendim kitaptan gerçekten... Anneliğin ne olması nasıl olması gerektiğini annenin kendini kötü hissetmesine neden olmadan aksine önce annenin iyi olması gerektiğini açıklayarak çocuğa nasıl davranılabileceğinin genel hatlarını çizerek anlatıyor.

23 Temmuz 2015

Eşimin Eşi Yok * Sema Maraşlı

Lise arkadaşımın evindeydim... Artık lise yıllarımız geçmiş, kurduğumuz hayallerin yerine yeni anılar almıştı... Belki bazı şeylere kırgın, bazı insanlardan yorgunduk ancak ikimiz bir araya gelince yine Sezen Aksu'nun dediği gibi "bir söyleyip bin güldüğümüz" zamanlara geri dönüveriyorduk... Vakitsizlikten yakınan arkadaşımın kitaplığında kendi halinde duran kitaplara baktım biraz her kitaplık görünce yaptığım gibi... Bu kitabın başlığı başta itici gelse de üzerindeki karikatürist çizgiler eğlenceli bir şeylerin olduğunu söyledi içinde...

28 Haziran 2015

Kurtlara Söyle Eve Döndüm * Carol Rifka Brunt

Kitap              :Kurtlara Söyle Eve Döndüm
Orjinal adı      : Tell The Wolves I m Home
Yazar             :Carol Rifka Brunt
Çevirmen       :Bahar Çelik
Yayınevi         : Martı Yayınları
Sayfa Sayısı   : 552
Kitap Tanıtımı: "The Wall Street Journal, O: The Oprah’s Magazine, Kirkus Reviews, Booklist, BookPage, GoodReads ve School of Library Journal tarafından yılın en iyi kitapları arasında gösterilen roman.
aşk insanı büyütür;
önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk
sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla…
Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?
En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan
Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?
Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı..."

                                                     ***
Dün gece elime bırakamadığım ve sabaha karşı bitirdiğim kitap hakkında sıcağı sıcağına yazmak istedim bugün...

26 Haziran 2015

Bahar Okuma Şenliği'nde Neler Okudum?



Üç ay süren Bahar Okuma Şenliği'nin sonuna geldik. İtiraf etmeliyim ki benim için zevkli bir deneyim olsa da yer yer sıkıldığım zamanlar oldu. Çünkü kitaplarımı okurken bir sonraki kitabı seçmek adetim değildir. Elimdeki kitabı bitirdiğimde karar veririm hangi kitabı okumak istediğime...Ancak 3 aylık kitaplarımı seçince sıkılgan bünyemi biraz rahatsız etti:) Bazı kategoriler oldukça eğlenceliydi. Örneğin hiç okumadığınız yazarlardan 4 kitap gibi... Bazı kategorilere kitap bulamadım Balkan Edebiyatı gibi...Ancak kitaplığımda uzun süre bekleyen kitapları "kategoriye uyuyor bu" bahanesiyle okumama vesile oldu bu etkinlik... Okuma şenliği boyunca kitap okuyan, kitap konuşan, kitap yorumu paylaşan, etkinliği düzenleyen Pinuccia başta olmak üzere hala blog okuyabilen siz sevgili izleyicilerime teşekkürlerimi sunarım:)


Uzun girizgahtan sonra ben neler okumuşum soldaki fotoğrafta  görülüyor. E fena değil bence:) Kitaplara  bakacak olursak...

24 Nisan 2015

60 Saniyede Organize Olun * Jeff Davidson

Ben maymun iştahlı bir ikizler burcu kadını olarak bazı bazı, bazı işlere merak sarıp deli gibi onunla ilgilenip sonra başka bir merak konusu bulup ona atlıyorum. Bunun bana bir çok faydası olduğu kadar zararları da yok değil ancak çabuk sıkılan bir insan olduğumdan bu huyumun ölene kadar geçeceğini ya da değişeceğini sanmıyorum. Ama halimden de şikayetçi değilim...
İşte organize olma düzenli olma her şeyi yazarak yapma gibi durumlara bir ara çok ilgiliyken sahafta bulup almak istedim. Çünkü milletçe yazıp okumayı sevmediğimizden ya da "sabah ola hayrola" mantığına bağlı olarak planla yaşamak pek bize göre değil. Ancak batı zihniyetinde bu organize işler oldukça fazla ve adamlar hayatlarını düzenli yaşamaya çalışmayı, yaşamayı içlerine sindirmişler. Ajandaları, planları, notları, listeleri vs var sürekli. Belki de o yüzden bizden daha başarılılar bilemiyorum

22 Nisan 2015

Bahar Okuma Şenliği İlk Ay Okuduklarım


Bahar Okuma Şenliği elinizdeki kitapları belli kategorilere sokup okuyarak puan ve belki de kitap kazanmanızı ve tabi ki güzel dostluklar edinmenizi sağlayan bir etkinlik. Bu etkinliğin ilk ayı geride kalırken bu ayda hangi kitapları hangi kategoriler için okuduğumu paylaşmak istedim...



20 Nisan 2015

Cesur Yeni Dünya * Aldous Huxley

Yazmak; dingin bir kafa, sakin bir hayat istiyor...Yazamadıkça onu anlıyorum. Sanki yazdığım her şey bastan savma her şey yüzeysel olacakmış gibi geliyor. Kitap okuma tempom bu aralar iyi gitse de hatta okuduklarım hakkında sıcağı sıcağına yazıp bende bıraktığı etkileri burada bir yerde saklamak istesem de olamıyor pek... Ama bu gece daha sakinken ve kafamda hala kitabın son cümleleri dururken yazmak istedim...
Kitabımız, distopya türü deyince akla ilk gelenlerden. Hani su Açlık Oyunları serisinin dedesi gibi bir şey... Tabi Açlık Oyunları yeni nesil bir eserken Cesur Yeni Dünya daha ağırbaşlı bir tarzı olan bir eser. 
Kitabin önsözlerini genelde okurum ancak bu kitapta yarım bırakmak zorunda kaldım çünkü kuvvetli spoilerlar gelecek gibiydi. O yüzden önsözü ve son sözü okumadan yazıyorum su an, onu belirtmem lazım.

25 Mart 2015

Ejderha Dövmeli Kız, Ateşle Oynayan Kız, Arı Kovanına Çomak Sokan Kız (Milenyum Serisi) * Stieg Larsson

 Mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur Ejderha Dövmeli Kız kitabını ya da görmüşsünüzdür. Milenyum serisinin ilk kitabı kendisi. Ben de arkadaşımda görünce elimde okunmayan kitaplarıma inat serinin 3 kitabını aldım geldim eve. Baya övülen bir kitap olması dolayısıyla hemen okunmaya başladım. Beklentilerim üst seviyedeydi... Hepsini okuyup yorum yapmanın daha doğru olduğu inancıyla son kitabı bitirir bitirmez bu yazıyı yazıyorum. Kolları sıvayıp birinci kitaptan başlıyorum ancak spoiler yani kitapla ilgili ipucu vermemeye dikkat edeceğim. Yani yazıyı okumayı bitirince "anam sonunu öğrendim ya ben" gibi bir durumunuz olmayacak:)
Dediğim gibi birinci kitabı büyük bir beklenti ve istekle okumaya başladım ki itiraf etmeliyim bu beklentilerimi de karşıladı doğrusu. İlk kitabı çok kısa bir süre sonunda bitirip ikinci kitaba aceleyle geçtim. Ancak biraz konusundan bahsetmek doğru olur. Öncelikle kitap bir polisiye- macera kitabı... Ben Grange ve Dan Brown dışında bu türe pek aşina değilim. Yani polisiyeler içindeki yerini bilemem ancak bence oldukça insanı içine çekiyor hikâyesi...

Canım Aliye Ruhum Filiz * Sabahattin Ali

Bir instagram hesabında gördüğüm şu cümle üzerine koşarak gidip aldım kitabı. Öylesine vurdu. ''Sen nasılsın ? Keyfin yolunda mı ? Sevgilim , Filiz'im nasıl ? Onun bir fotoğrafçıda,hiç olmazsa vesikalık bir resmini çıkartıp gönder.Kendinin de bir resmini yolla.İkinizi de fevkalade göreceğim geldi .''. Aslında çok vurucu bir cümle olmayabilir bu, çoğu insan için...Ancak bu kadar samimi, net bir şekilde özlemlerini, sevgisini belirten bir babayı okumak istedim. Sabahattin Ali olsa da olmasa da...
Sabahattin Ali bu sefer karşıma usta kalem, hikayelerin büyücüsü olarak değil; seven, sevilen bir sevgili, koca, baba olarak çıktı. Havalı bir yazar değil, sorumluluk sahibi, zorluklarla mücadele eden ve hiç yılmadan işleri yoluna koymaya çalışan bir aile direği... Kızı Filiz'e olan sevgisi, onu iyi yetiştirmek için olan çabası, eşi Aliye'ye olan bağlılığı ve en zor zamanlarda bile eşinin naz ya da üzüntülerini gidermeye çalışması... Sabahattin Ali gerçek insanlardan... Tabi ki eşinin mektuplarını kitapta göremiyoruz o yüzden bazı durumları, söylenenleri anlamak zor oluyor ama zaten kitap birbirine bağlı mektuplar ve olaylardan oluşmuyor. Mektup derlemesi olarak basılan kitap, yaşanılanların hafif bir yansıması olarak kalıyor bugüne... Her mektubun Osmanlıca orjinalinin de yan sayfada bulunması şahane...

24 Mart 2015

Bir Alex Değilim, Olsa Dükkan Senin, Olur Öyle * İstiklal Akarsu


Bir Dizüstü Edebiyatı eseriyle daha karşınızdayım. Aslında pek niyetim yoktu bir seriye başlamaya ancak serinin son kitabını indirimde diye alınca diğer iki kitabını da almak zorunda kaldım:)

İstiklal Akarsu gerçek ismini kullanan fenomenlerden. Ben daha önce kendisini hiç duymamıştım... Of konuya giricem. Bu üç kitabın tamamında sanırım yüzümde sadece bir kez gülümseme oluştu... Sözde komik hikayelerini anlatıyor kendisi ama baya ergen erkek düzeyinde... Yazlıklarındaki sarhoş abiyle maceralar, babasının futbol aşkı, askerliği, kızlarla takılması filan derken kitap bitiyor ve "olldu o zaman" diye kalıyorsunuz. Yok yani hiç olmamış... Bir de genelde bu tür yazarlar hani çok aksiyon dolu yazmasalar da kişilik olarak bir taraftan sizi çeker, sempatik gelir vs. Bir de itici yahu:) Okuduğum en kötü dizüstü kitabıydı kendisi. Bir dizüstü edebiyatı kitabı okurken insan sıkılır mı. Ben çok sıkıldım. Okuyanlarınızdan yorum beklerim efendim
Sevgiler

21 Şubat 2015

Kadından Kentler * Murathan Mungan

Murathan Mungan benim her zaman sevdiğim yazarlardan biri olmuştur. Çok önce okuduğum kitapların bile ayrıntılarını hatırlamasam da etkilerini hala hissederim. Yedi Kapılı Kırk Oda, Üç Aynalı Kırk Oda, Yüksek Topuklar, Aşkın Cep Defteri kitaplarını okuyup hepsini çok sevmiştim. Genelde bir yazarın tüm kitaplarını okumayıp her yazarın bir kitabını okumak gibi bir düsturum olsa da Murathan Mungan ne okuyacağımı bilemediğim zamanlarda bana yardımcı olmuştur. Hem de hiç beklemediğim sürprizleriyle...
Kadından Kentler isimli kitap tabi ki ismiyle beni cezbetti öncelikle... Şehir ve kadın ikilisinden çok iyi kitaplar çıkar genelde... Bu kitapta da farklı şehirlerdeki farklı karakterdeki kadınlar anlatılmış kısa hikayelerle... Bu hikayeler birbirinden bağımsız gibi görünse de sonunda hepsinin bağlanması hoş bir durum yaratmış...
Kadınların gözünden anlatılan hikayeleri bir erkek yazınca her zaman merak ederim... Bazen erkeklerin kadınları çok iyi anladıklarını fark ederek şaşırırım... İşte bu duygularla kitaba başlamıştım...
Kitapta 16 hikaye bulunuyor. Hikayelere bir heyecanla başlayıp hızlıca okusam da daha sonrasında oldukça yavaş bir okuma oldu... Kitaptaki kadınların kadın olduklarına inanamadım bir türlü... Beni hiç bir hikaye yakalamadı... Doğru kelimeleri bulmaya çalışıyorum ancak bütün kadınların tek kalemden çıktığı ve erkeksi sertliği taşıdıkları çok belli oluyordu... Yazarı sevsem de bence kadınları anlatamamış... Net yani bu:) Söyliyeceklerim bu kadar:) 
Sevgiler


20 Şubat 2015

Küçük Kara Balık * Samed Behrengi

Yazarı: Samed Behrengi
Kapak tasarımı: Mehmet Sönmez
Konu:Özgürlüğü arayan bir balığın mücadelesi
Türü:Masal
Yayınevi:Can Yayınları
Anadilinde basım tarihi: Nisan 2007
Sayfa sayısı: 115


Küçük Kara Balık... Küçük Kara Balık... Ne okumalıyım diye arayışa başlayanların mutlaka karşısına çıkan çocuk kitabı... Ancak yetişkinler de birçok dersçıkarabilir durumları...
Geçenlerde fırsat bu fırsat deyip bir DnR alışverişimde özellikle Can Yayınları'ndan kitabı almak istedim. Çünkü çeviri ve resimleri övülüyordu.
Tabi ki kolay bir okuma oldu ve kısa sürdü. Çünkü zaten çok ince ve kolay anlaşılır bir kitap...
Kitapta dahil olduğu hayatın ötesini görmek için mücadele veren bir balığın hikayesi anlatılıyor. Evet bayağı spoiler vermiş olabilirim ama zaten küçük hikayemizde büyük olaylar ya da olay düğümleri bulunmuyor. Esas olan aslında basit bir hikayeden derin manalar çıkarabilmek ancak ben kitabın bu öngörüyü doyurduğunu düşünmüyorum. Yani tamam hoş bir hikaye ama insanı derinden etkileyen ya da müthiş ilhamlar veren bir hikaye değil, Küçük Prens kitabıyla karşılaştırılacak türden hiç değil... 
Beni en son rahatsız eden durumsa bu kitabın bir çocuk kitabı olarak lanse edilmesi. Ben bu kitabı çocuğuma okuyarak beraber okumak için elime aldım ancak hikayenin başında farklı diyarlara yolculuk etmek isteyen küçük balığa edilen hakaretler ve ailesinin tanıdıklarının küçük balığı öldürmek istediği yerlere gelince tabi ki küçük bir çocuğa okumayı durdurdum. Yani "balık dünyası" nda bu işler farklı yürüyor olabilir ancak özgürlük düşüncesini aşılamaya çalışan bir kitapta bence çocukları korkutacak olaylar ya da onlara kötü örnek olucak sözler sıkça geçmesi pek de sağlıklı gelmedi.
Ben bayılmadım ama okunabilir. Ancak bir çocuk kitabı olduğunu sanmıyorum...

"Kitapları dünyanın birçok diline çevrilen, İran şahlık rejiminin muhalif yazarı Samed Behrengi'nin en ünlü iki kitabından biri olan Küçük Kara Balık12 Eylül Darbesi sürecinde Türkiye'de yasaklandığı gibi, halen İran'da da yasaklı kitaplar listesinde bulunmaktadır. Çocuklar için yazılan bir masal kitabı olmanın ötesinde, adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme kavramları vurgulayan bir başyapıt sayılan eser; Türkiye'de Adana Devlet Tiyatrosu tarafından M.Şekip Taşpınar yönetiminde 2008-2009 sezonunda sahnelenmiştir. Behrengi, bu kitapla dünyanın birçok yerinde tanındı ve sevildi, diğer önemli eseri olan Bir Şeftali Bin Şeftali de Küçük Kara Balık kadar tutulmuştur. Yedi yaş üstü masal kitabı olarak önerilen yapıt, Bratislava ve Bolonga Dünya Çocuk Kitapları Fuarlarında ödüller almış , farklı çevirmenler tarafından Türkçeleştirilmiş olup, Türkiye'de ilk basımı 1975 yılında olmuştur. Küçük Kara Balık, Mehmet Sönmez'in çizimleriyle nitelikli bir anlam kazanmış olup, her yaştan okuyucuları tarafından "Dünyanın en devrimci balığı" olarak yorumlanmaktadır."





19 Şubat 2015

Banko * Henri Charriere

Öncelikle bu kitap Kelebek kitabının devamı... O yüzden onu okumadıysanız bu yazıyı hiç okumamanızı tavsiye ederek başlıyorum söyliyeceklerime... Hatta Kelebek yorumum için şuraya tıklayabilirsiniz.
Banko, nam-ı diğer Kelebek'in hapisten kurtulduktan sonraki hayat macerasını anlatan bir kitap. Evet Kelebek yazımda ıkına sıkıla bahsedemediğim üzere, Kelebek 13 yıl sonra bu zindanlardan kurtuluyor ama sonra ne yapıyor sorusunu bulmak için yazılmış Banko...
Çoğu yerde Banko'nun Kelebek kadar akıcı olmadığı yazılmışsa da ben daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Neden derseniz...
1- Birinci kitaptaki kadar kişi ve yer ismi yoğunluğu olmadığından kitaptan kopmadım
2- Kelebek'in bütün kişiliğini, hayatını, hayata bakış açısını bu kitapta öğreniyoruz. Yani birinci kitapta hapishaneden kaçmaya çalışan Kelebek'i görüyorsak bu kitapta çocukluğundan yaşlılığına Henri'yi tanıyoruz.
3- İlk kitapta onu kaçma yoluna sokan "intikam" motivasyonunun bu kitapta nerelere gittiğini çok samimi anlatımla anlıyoruz.
4- Kelebek kitabının nasıl ne zaman hangi şartlar altında yazıldığını da anlatıyor Charriere..
Hep ilk kitapta düşündüğüm evet bu adam kaçmaya çalışan bir mahkum ama daha fazlası macera düşkünü bir adam aynı zamanda duygusu bu kitapta perçinlenip, kendi ağzından "serüvenci" olmanın sevincini de okuyoruz.
Hayatla inanılmaz bir bağ kurmuş bu adamla uzun bir süre geceli gündüzlü haşır neşir olmanın sevincini yaşamaktan mutluyum. Okunur okutulur efendim...
Sevgiler

18 Şubat 2015

Kelebek * Henri Charriere

Yıllar önce okumuştum Kelebek'i... Kitapla ilgili pek birşey hatırlamasam da kitabı kapattığımda "vay be" dediğimi hatırlıyorum:) Evet kitap büyük bir mücadelenin hikayesiydi hem de gerçek bir hayat hikayesi...
Yıllarca en çok sevdiğin kitaplar sorusunun cevabında mutlaka Kelebek yer almıştı benim için. Ancak hatırlayamadığım bir kitap için artık çok yorum yapamayacağımdan tekrar okumaya karar verdim. Bu sefer farklı bir yaşta farklı bir tecrübeyle...
Kitabın sonunu hatırlamam okurken çok akıcı gitmemesine sebep oldu benim için bu kez... Hadi artık sona ulaşsın duygusuyla okudum doğrusu. Ancak yine de hikayenin eşsizliği ve Fransa'daki adelet ve ıslah etme(!) aşamaları hakkındaki tespitler hala sağlam temellerde duruyordu...
Hikaye, gençliğinin baharında Fransa'da bir adamın işlemediği bir cinayet suçundan yargılanarak müebbet kürek mahkumu cezasını almasıyla başlıyor. Ne suçun ayrıntılarını ne de bu genç adamın önceki yaşamı hakkında bir bilgiye sahip olmadan hapishanedeki yaşamıyla hikaye başlıyor.
Hapishaneye düştüğü andan itibaren aklında tek bir şey var bu adamın..."Kaçmak"...

26 Ocak 2015

Bir Apaçi Masalı 4 - Biz Ucuz Adamlardık * Angutyus

Yeni bir Apaçi Masalı kitabıyla daha karşınızdayım. Bu Apaçi Masalı serisinin 4. kitabı "Biz Ucuz Adamlardık"... Nedir bu Apaçi Masalı derseniz... Sözlüklerden birinde yazdığı bir yazıyla fenomen olan bir adamın kitap çıkarmak istemesiyle başlayan bir yolculuk bu... Bu adamın sanal alemde kullandığı isim "Angutyus" gerçek ismi ise Fatih Akdere... Dizüstü edebiyatı okuma denemelerimden birinde öylesine alıp okuduğum sonra seri kitapları çıktıkça alıp okuyasım gelen bir kitap kendisi...
Daha fazla bilgi için serinin ilk üç kitabına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:


Eveet gelelim bu masalın son kitabına...

17 Ocak 2015

Bir Apaçi Masalı 3 - Gurbet Kuşu




Sayfa Sayısı: 226
Baskı Yılı: 2013
Yayınevi: Okuyan Us Yayınları



Vicdansız, sadakatsiz, eyvallahsız bir apaçi, ürkütücü bir sokak köpeği... Yine elleri ceplerinde, yine kafasında siyah bere, yine ayağında madenci botları... Yine hiç arkasına bakmadan, hatıralara saygı duymadan, yarınları düşünmeden yol alıyor Angutyus...

"Sığınacak bir liman arayan bendim, yolunu şaşırmış olan bendim. Aynada yüzüme baktım. Kaşımdaki kesikler, dudaklarımdaki yumruk izleri, kafamda bir sürü yarık, ellerimde ve kollarımda keskin yanık izleri, çenemde kırıklar..."

"Yere düşmüşüm, İngiltere'de ilk defa yere düşmüşüm, oysa bana öğretilen ilk ders, 'İngiltere'de yere düşmeyeceksin'di."

Gerçek hayattaki masalların o kadar da pirüpak olmadığını bize her defasında daha büyük harflerle gösteren Angutyus'un öyküsü, kaldığı yerden devam ediyor...

"Millet sevgilisinden mesaj bekler, ben Bir Apaçi Masalı 3'ün çıkmasını bekliyorum." 
-@Frhatak (Twitter)-

12 Ocak 2015

Aşk Bir Masalmis * Cindi Madsen

O kadar yoğun günler geçiriyorum ki, içimden genelde hiç bir şey yapmamak gerekiyor. Yazmak da içimden gelmediğinde blog yazılarım tadsız olduğundan erteleyip duruyorum ancak baya bir ertelediğimi fark ettim. Bu arada bir dolu şey yaptım ancak bugün bitirdiğim kitap hakkında yazmak mantıklı geliyor...
Sıkıldığım zamanlardan birinde yine kendimi kitapların kollarına kaptırmışken DnR'dan 9.90 TL ye almıştım bu kitabı. Kapağıydı, yazılarıydı çok eğlenceli görünüyordu. Bir kaç kitaptır çok zor giden kitaplara denk geldiğim için bu sefer seçimim eğlenceli görünen bu kitaptan yaptım.
Neyse efendim konuya geçiyorum. Kitap ilişkilerde bir türlü dikiş tutturamamış iç mimar bir kadının hayatındaki bir bölümü anlatıyor. Tabi ki bu bölüm de aşkla ilgili... En iyi arkadaşının düğünü için yardım ededursun, her zaman gittiği restaurantta bir adamla daha tanışıyor ve bu sefer "doğru adam" ı bulduğuna dair şüphelerini eski ilişkileri hakkındaki kısa hikayeleriyle karşılaştırarak size sunumunu okuyorsunuz...
Görüldüğü gibi aslında kitabın sonu başından belli ancak  güzel vakit geçirtebilecek bir kitap. Çünkü çok tatlı bir dili, garipsenmeyecek karakterleri ve merak duygusu var... Kitabın başından sonuna kadar sıkılmama garantisi versem de okumamakla çok şey kaybedeceğinizi sanmam. Yine de benim için amacına ulaşan yani kafamı dağıtıp güzel vakit geçirmemi sağlayan bir kitaptı...