Bir zamanın çok satılan, çok konuşulan kitaplarından biriydi Kayıp Gül. Çok fazla konuşulduğu için şişirildiğini düşünerek okumamıştım. Okuduğum yorumlarda da hep kitabın kötü olduğu yazıyordu.
Bu kez sahafa gittiğimde de ilgimi çeken bir kitap bulamadığımdan bu kitabı alayım bari dedim. Ancak kitabı elime alır almaz beni içine çekti ve bir günde okuyup bitirdim. Kitapla ilgili yorumlar ise hala uçlarda dolaşıyor: Nefret edenler olduğu kadar inanılmaz beğenenler de var.
Kitabın tanıtım yazısına bakalım:
Genç Türk Romancı Serdar Özkan'ın ilk romanı Kayıp Gül bugüne kadar 29 dile çevrildi, 40'tan fazla ülkede basıldı. Kanada'dan Japonya'ya, Brezilya'dan Endonezya'ya, dünyanın dört bir yanında okurların büyük ilgi ve beğenisini kazanan Kayıp Gül, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yer aldı. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Martı'sı, Hesse'nin Siddarta'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına denk tutulan Kayıp Gül, özgün bir kendini keşfetme romanı.
Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğuyla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata akseden bir yansıması. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blaketen Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan düşlerin dünyasına ve San Francisco'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Eserlerinde doğu ve batı motiflerine eşit derecede yer veren Serdar Özkan bir röportaj sırasında kendisine yöneltilen, Siz, Batı hakkında yazan doğulu bir yazar mısınız, yoksa Doğu hakkında yazan batılı bir yazar mısınız? sorusuna, ben bir insanım diye cevap verecek kadar insanın evrenselliğini ve birleştiğimiz noktaları ön plana çıkaran bir yazar. Kayıp Gül, evrensel mesajları ve kültürleri buluşturan, Doğuyla-Batıyı birleştiren yönüyle, özellikle kültür çatışmalarının giderek arttığı dünyamızda ümit veren bir eser. Kanada televizyonunda, Kayıp Gül'ün hayatında okuduğu en güzel öykülerden biri olduğunu belirten kitap eleştirmeni Christine Michaud, Kayıp Gül'ün bu yönüne özellikle dikkat çekiyor. Kayıp Gül için, bu kitabın bizi birleştirmeye gücü var, diyen Michaud, kitaptaki öykünün her insana hitap ettiğini söylüyor. Serdar Özkan romanlarında, farklılıklarımızdan çok ortak yönlerimize vurgu yapıyor. Yazar, degişik kültürlerden gelen insanların farklılıklarını kabul etmekle birlikte, yine de insan olarak benzerliklerimizin daha önemli olduğunu savunuyor. Üniversite eğitimi için gittiği Amerika'da dört sene yaşayan Özkan, bu düşüncelerinin orada, tamamen farklı bir kültürde yaşarken şekillendiğini söylüyor. Zaten Kayıp Gül de ikiz kız kardeşini aramak üzere İstanbul'a gelen amerikalı Diana'nın öyküsünü anlatıyor. Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. Başkaları benim hakkımda ne düşünür? kaygısıyla hayallerini ve kendi olmayı terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana'nın kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında ona St.Exupéry'nin Küçük Prens'i, Küçük Prens'in gülü ve İstanbul'un gülleri eşlik ediyor.
Tamam tanıtım yazısında biraz abartı var. Yani bir Küçük Prens, bir Siddhartha kesinlikle değil ama beğendiğim kitaplardan biri oldu Kayıp Gül.
Annesini kaybeden Diana nın hayatıi, annesi nin ona yazdığı mektuplarda bir ikizinin olduğunu söylemesi ve onu bulmasını istediğini söylemesiyle değişmeye başlıyor... San Francisco dan İstanbul a gelerek kardeşinin izini süren bu kızın yolculuğu bol sürprizli ve etkileyici bir şekilde bitiyor.
Aslında roman biraz şu çok satan Amerikan romanlarının tarzına benziyor. Belki de yurtdışında da tutulmasının sebebi budur. Sürükleyici bir hikaye, bir kadının iç dünyası, Küçük Prens alıntıları ve ucundan kıyısından Tasavvuf a değinilerek oluşturulmuş bir iç yolculuk...
Kitapta olayların işlenişinde naif duruşunu, verilmek istenen mesajların abartısız vurgulanmasını ve yazarın kendini öne çıkarmaya çalışmamasını sevdim. Belki en sevdiğim kitaplardan olmadı ama herkese önerebileceğim severek okuduğum bir kitap oldu kendisi.
Altını Çizdiklerim:
- "Gerçekten özel miyim acaba?" diye soruyordum kendime. Ama beni özel olduğuma inandıran Başkaları olduğu için, bu soruyu onlar olmadan cevaplayamıyordum. Sanki aynam kırılmıştı da, kendimi görebilmek için Başkalarına bakmak zorunda kalmıştım.
- Ben, eğitimim değilim çünkü. Zekam değilim, ilişkilerim değilim, işim değilim... Bunların toplamı da değilim.
- Bağlanabilmek için, önce bağımsız olmak gerekir.
- Zaman ileriye doğru akıp gittiği sürece, büyülendiğimiz 'gelecek' el değmemiş geçmiş'ten başka bir şey değildir.
- "Korkma, sadece yürü. Eğer yükünü bırakırsan, su seni taşır."
"Benim yüküm yok ki"
- "Hayatın değerini en iyi anlayanlar kimlerdir biliyor musun, Diana?"
- "Düşler gerçekleşecek olanın mayasıdır."
- " Bahçedeki ilk günlerimizde gülleri duyamayız belki. Ama hiç ümitsizliğe kapılmamalıyız. Başta şüphe olmak üzere, her türlü olumsuz düşünce ve his, bahçede bize düşmandır."
- " Kimi insanlar, Tanrı'nın, gündelik meselelerimizle ilgilenmeyecek kadar büyük ve yüce olduğuna inanırlar. Oysa O, büyük ve yüce olduğu için bizim en küçük meselelerimizle dahi ilgilenir."
- " Eğer taktığın o büyüklük maskesi seni rahatlatıyorsa, hiç durma, takmaya devam et. Sürekli, 'Ben!' demeye devam et. Ama bunun bir bedeli olduğunu da bil. Bil ki sürekli 'ben' demenin bedeli, öz benliğini unutmandır. Bir gül olduğunu unutman."
Serdar Özkan Hakkında:
Ağustos 1975'te doğan Serdar Özkan, ortaokul ve liseyi Robert Kolej'de okudu. Lisans eğitimi için Amerika'ya giderek, Lehigh Üniversitesi'nde İşletme ve Psikoloji eğitimi gördü. Halen İstanbul'da yaşayan Serdar Özkan 2002 yılından beri tüm zamanını roman yazarlığına ayırıyor.
İlk romanı Kayıp Gül bugüne kadar 44 dile çevrildi, 65'i aşkın ülkede yayınlandı. Kanada'dan Japonya'ya, Brezilya'dan Çin'e, dünyanın dört bir yanında farklı kültürlerden okurların büyük beğenisini kazanan Kayıp Gül, birçok ülkede Çok Satanlar listelerinde yer aldı.
Ülkemizde de Çok Satanlar listelerinde haftalarca 1 numarada kalan Kayıp Gül, aylarca listelerde kalarak, Türk Edebiyatı'nın en çok okunan romanları arasına girdi.
Dünya basınında, Corriere della Sera, Deutsche Presse-Agentur, Helsinki Sanomat gibi herbiri kendi ülkelerinin önde gelen haber ve medya kuruluşlarından büyük övgüler aldı, tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından Paulo Coelho'nun Simyacı'sı ve Richard Bach'ın Martı'sıyla kıyaslandı.
Dünyanın en önemli haber kuruluşlarından Deutsche Presse-Agentur ve Finlandiya'nın en çok okunan gazetesi Helsinki Sanomat tarafından Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'ine benzetildi, "Türklerin Küçük Prensi" olarak adlandırıldı.
Yurtdışında, Penguin (ABD), Random House (İngiltere), Bertelsmann, Hachette, RCS Libri, Maeva Ediciones gibi, dünyanın en prestijli ve seçkin yayınevleri tarafından yayınlanan Serdar Özkan'ın ilk romanı bugüne kadar şu dillere çevrilmiştir:
İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, Hollandaca, Yunanca, Macarca, Romence, Danca, Çekçe, Hırvatça, Letonca, Litvanca, Slovence, Sırpça, Portekizce, İsveçce, Korece, Japonca, Bulgarca, İtalyanca, İzlandaca, Rusça, Fince, Lehçe, Endonezyaca, Uygurca, Arapça, Marathi, Çince, Telugu, Hintçe, Estonca, Tayvanca, Tayca, Urdu, Azerice, Malayca, Makedonca, Farsça, Norveçce, Arnavutça, Vietnamca.
Serdar Özkan'ın ikinci romanı Hayatın Işıkları Yanınca Şubat 2011'de yayınlandı. Türkiye'de haftalarca Çok Satanlar listelerinde yer alan Hayatın Işıkları Yanınca da Kayıp Gül gibi dünya dillerine çevrildi. Serdar Özkan'ın üçüncü romanı Ölümsüz Kalp Aralık 2011'de, dördüncü romanı Kayıp Gül: Ekim Yağmurları Ekim 2012'de yayınlandı. (bkz.http://www.serdarozkan.com/tr_biography.html)
En sevdiğim kitap satış sitelerindeki bu kitabın fiyatları
DnR : 9.49 TL
Maxkitap: 9.62 TL
Evekitap: 10.20
Kitap Sihirbazı: 10.14 TL
Sevgiler
Bilmem kaç dile çevrilmiş. Şuralarda liste başı imiş de, miş miş. Çok abartıldı çok. Bende sizin gibi çıktığı gibi okumadım. Ablam almıştı ama elim bir türlü kitaba gitmiyordu. Sonunda okudum, beğendim. Abartılcak kadar güzel miydi? Kesinlikle abartılmaya değmez.
YanıtlaSilEvet ben de beğendim ama karşılaştırıldığı kişileri görünce o kadar da değil diyorum:) Ama yine de haksızlık etmemek lazım güzel kitaptı. Ama şahane değildi :)
Silama okuması gereken bi kitap bence ...
YanıtlaSil