Bu filmin kitabını almıştım aslında ama yorumlar beni o kadar vazgeçirdi ki bari filmini seyredeyim diye gidip aldım. Sanırım kitabı uzun felsefi cümlelerle dolu... Filmin nasıl olduğunu anlatmam için hikayesini de anlatmam gerekiyor. Şöyle ki:
-spoiler -
Orta yaşlarda evli bir kadın ( Julia Roberts ) eşiyle eksik kalan taraflarını dolduramadığını anlar ve bir akşam ilk defa dua eder. Duanın hemen ardından gidip eşine boşanmak istediğini söyler. Nasıl bir ilhamsa hemen karar veriyor duadan sonra. Sonra yaşadığı yoğun ilişkiden sonra bir ilişkiye başlar genç bir oyuncuyla ama onda da "çizgi filmlerde trablenden küçük bir kovaya atlayıp kaybolma " kadar saçma bir durumun içinde olduğunu fark eder.
Sonra kendini bulmak için İtalya, Hindistan ve Bali ye gider. Tabi bunun için maddi gücü yerinde olması lazım insanın:)
İtalya da tek başına şehri keşfetmeye çalışırken kahve kuyruğunda sanırım İsveç li bir kadınla tanışır. Benim de hiç öyle şeyler başıma gelmez. İtalya ya filan gitsem cüzdanımı filan çaldırır gelirdim heralde:) Sonra o kadının çevresi filan derken dostları olur onlarla ilişkiler, sarap, pizza, spagetti, hayat hakkında sohbetler yapar, eğlenir, düşünür...
Daha sonra da Hindistan a gider. Orada budizm kampında kendini arayış çabaları sürer. Meditasyon yapmak dışında orada pek bir mesaj bulduğumu söyleyemem doğrusu. Orada boşandığı için kendini affeder.
En son da Bali ye gider orada da arkadaşlar dostluklar kurar...Ama dünyayı dolaşmaya çıkan bu kadın hala bir erkek ihtiyacını hissetmektedir. Ve en sonunda onu da bulur ve ufka doğru aşkıyla yol alırlar ve biter.
Yani bir nevi boşanma sonunda hayatta yeni bir sayfa açmaya çalışan kadının bir süre saçma ilişki yaşayıp kendini dinlendirmeye alması ve sonunda muhteşem adamı bulma hikayesi diyebiliriz.
Evet güzel bir hikaye güzel cümleler hikayeler güzel insanlar var bu hikayede. Ancak bu kadar kendini bulma çabasında içsel yolculuk vs durumunda yine bir erkekle mutlu son olma zorunluluğunu anlayamıyorum. Ne yaparsanız yapın yalnız mutlu olamazsınız, eninde sonunda beyaz atlı prensinizin kollarında olmanız lazım mesajı bu filmin ruhuna yakıştıramadım. Ya da şöyle söyliyeyim en iyi çözüm hep bu mudur. İnsan yalnızlık değil ama tek başınalıkla mutlu olmayı beceremez mi? Yalnız kadının bulduğu sevgili, Bali de yaşayan Brezilyalı, karizmatik, entellektüel, hassas, boşandıktan sonra hiç bir ilişki yaşamamış yaralı, sürpizler yapan, gülünce güneşler açan, 19 yaşındaki müthiş olgun oğluna müthiş bir sevgiyle bağlı, zengin, iyi yemek yapan, zevkli vs vs.. bir adam. Artık kadınları şu rüyalardan biraz uzaklaştırmak lazım değil mi? Bu filmler kitaplar yüzünden sudan çıkmış balığa dönmek kötü oluyor sonra:) Imdb Puanı: 5.3/10
Beyaz atlı prens değil de aşk olarak bakarsan durum değişiyor. Ben öyle bakmıştım sanırım, çünkü vizyondayken izleyip çok beğenmiştim:)
YanıtlaSilFilmlerdeki, kitaplardaki ideal kadın-erkek imajları konusunda ise çok haklısın. Sırf o aşırı abartılmış imajlar yüzünden birçok ilişki bitme noktasına geliyor kızlar televizyonda gördüğü erkekler gibi birisini veya erkekler filmlerde izlediği o kızlar gibi hem güzel hem becerilki, 10 parmağında 20 marifet insanları aradıkları için...
ya evet belki normal bir tip olsaydı aşık olduğu. yani kusurları olan en azından belki bak işte kadın kendini tanıdı ve kendine göre birini buldu bu sayede diyebilirdim ama böyle çok da doğal durmadı bence
YanıtlaSilFimini de kitabını cok merak ediyorum kitabı daha uzun süre bekleyeceğe benziyor nitekim yeni kitaplar aldım:)) ama filmini yakın zaman da izlemek istiyorum gerçi kitabını okumadan film izlemeyi hiç sevmiyorum ama bu sefer bi ayrıcalık olabilir;) Kitaplara yetişemiyorum da doymuyorum da :)))
YanıtlaSilSevgilerle...
ben bu sefer kitabını okumadan filme geçtim memnunum. sen de öyle yaparsın belki. iyi seyirler
Silkitap olunca dayanamam ki
YanıtlaSilBende çok merak ediyorum bu filmi ve kitabı, en kısa zamanda izleyeceğim..
YanıtlaSilKeyifli günler.
İyi seyirlerr
Sil