7 Ağustos 2012

Leyleklerin Uçuşu * Jean - Christophe Grangé / Kitap

 Uzun zaman olmuştu Grangé okumayalı sanırım lise yıllarımda okudum Kızıl Nehirler'i ve çok beğenmiştim. Tekrar yazarın ilk kitabı Leyleklerin Uçuşu yla onunla buluşmak güzel oldu doğrusu. 
Kitap 1994 te yayımlanmış ancak Türkiye de Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi kitaplarından sonra 2002 de yayımlanmış. Kitabın kapağı, uzun ince bir kitap olması hoşuma gitti. Bölüm bölüm ayrılması da okuma da kolaylık sağlıyor. Ama ben yazarın bütün bir hikaye yazıp bölmek yerine bölüm bölüm yazdığını düşünüyorum. 
Yandaki resimde kitabın 2. baskısı var ancak benim elimdeki 24. baskı. Yani çok satan ve beğenilen bir kitap kendisi. Bu arada benim kitabım ikinci el ve ben ikinci el kitapları okumayı çok seviyorum sanki başka biriyle aynı anda okuyormuşum hissi veriyor onun çizdiklerini görünce. Kitabın sonlarına doğru ise bir süprizle karşılaştım:

Seni Şimdiden Özledim... Yazı bir kadın el yazısı...Kimbilir kimi sevmiş özlemiş hala seviyor mu? Belki bir otobüs yolculuğunda sevgilisinden ayrılıp bu kitabı okurken yazmış. O anda sevgilisi onu sevip özlüyor muydu? Hala beraberler mi? İşte ikinci el kitapta böyle sürprizler çıkabiliyor insanın karşısına...Kendinizi bir anda röntgenci gibi hissediyorsunuz ama tanımadığınız için o anı paylaşmak son derece masum oluyor..

Şimdi gelelim kitaba...Kitaptaki hikaye bir korku gerilim macerası ve tamamen kurgu tabi ki...Hikayeyi anlatmayacağım ama bir adamın kaybolan leylekler hakkında araştırma yapması için başka bir kuşbilimci tarafından leyleklerin güzergahına doğru yola çıkarılması ve bilinmeyenlerin ortaya çıkmasını anlatıyor kitap. 
Okuyacağım kitabın yorumlarını okumak isterim çoğu zaman ama bu kitapla ilgili hiçbirşey okunmaması lazım okumadan önce onu anladım. Çünkü kitabın ancak yarısında öğrenebileceğiniz gelişmeler tek bir cümleyle bir yerde yorum olarak yazılmış ve kitabın başından beri bunu bilmek canımı sıktı doğrusu. Bu yüzden burada hiç bir ipucu vermeyeceğim.
Olaylar son derece akıcı bir biçimde anlatılıyor hep merak unsuru var baştan sona ama ancak son yirmi sayfada filan ortaya çıkıyor herşey. Yani sabırlı olmanız lazım. Bu bakımdan orjinal bir konu ele alınmış olması ve insanların hikayenin birbirine akıllıca bağlanması insanı etkiliyor. Ortalarında biraz sıkılmaya başladığımı itiraf etmeliyim ama sonu güzel bittiği için kitabı kapattığınızda "Vay be!" demekten kendimi alıkoyamadım. 
Ama bence yazar daha çok hikayenin olaylar kısmıyla ilgileniyor ve bundan zevk alıyor. E bu edebi bir eser olduğu için de ve yazarlık misyonu olduğu için de her bölümün başında zorlama betimlemeler açıklamalar yer alıyor sonra olayların içine girildiğinde sayfalar akıyor. Bu yüzden bölüm bölüm yazıldığını düşünüyorum kitabın çünkü hep aynı teknik var bölümlerde. Önce kahramanın ruh hali, sonra mekan betimlemesi, sonra olaylar ve bir merak uyandıran bir sürprizle bölüm tamamlanıyor. 
Betimlemeleri pek sevmedim açıkcası Kızıl Nehirler de de aynı şeyi hissettiğimi hatırlıyorum. Okuması yoruyor insanı ve eğer önemli bir olay olacaksa betimlemelerin uzamasından anlıyorsunuz bunu. Şimdi bir kişiyi bir mekanı bir şehri yazarın hep aynı kelimeyle (kişiliksiz) tanımladığını göstereceğim size artık bana fenalık geldi:
  1. "...gri renkli, kişiliksiz büyük bir kentti." s.41
  2. " Son derece kişiliksiz bir sanayi şehri."s.71
  3. " Odam kişiliksiz, ışığım güçsüzdü." s.80
  4. " Dekorasyon biraz kişiliksizdi..." s.188
  5. " Yol arkadaşımın kişiliksiz sesini duydum:.." s.245
  6. " Delter beni dekorasyonu kişiliksiz bir odaya aldı." s.299
Türkiye den yolu geçen kahramınımızın Türkiye İstanbul hakkında altını çizdiklerim de şunlar:
  • "Sultana bize Türk kahvesi sundu: dibi telveli acı bir içecek."
  • "Uzakta İstanbul, minareleri gergin, kubbeleri huzurlu, sislerin arasından beliriyordu."
Kitap genel olarak güzel ve sürükleyici. Özellikle yazarın hayal gücü paha biçilemez. Tahmin edilemez bir son, iyi kurgulanmış bir hikaye, biras korkuyu bir Fransız yazarın kaleminden tadmak isterseniz Grange ile tanışın derim pişman olmazsınız. 

Altını Çizdiklerim:
  • " Dünyanın her yerinde olduğu gibi, pazar Bangui'de lanetliydi."
  • "Belçika başkenti gözüme parıltısız, donuk bir kent olarak göründü. Somurtan bir santçının çizdiği, kolları kısa bir Paris."
  • "Farkında bile olmadan, doğuştan olan ve asla kaybolmayacak bir leke gibi, yüzlerinde suçlarının izlerini bulmak istercesine bakmış, tutuku kadınları süzmüştüm."

16 yorum:

  1. Benim de son aldığım ikinci el kitabın içinden origami tarzı bir şey çıkmıştı :)
    Yazılı not gerçekten çok etkileyiciymiş.

    Altı çizili kitaplardansa hiç hoşlanmam :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altı çizili şeylere bakarken neye dikkat etmiş benden önce okuyan diye incelerken biraz dikkatiniz dağılıyor ama ben seviyorum o duyguyu

      Sil
  2. ben alt çizmeyi seviyorum.zaten bir kitabın altını çizerek okudu isem o ikinci el ede düşmez.ama elime altı çizili kitap gelsede seve seve okurum.

    YanıtlaSil
  3. Genelde bende altını çizerim okurken bu yüzden çizili kitaplarımı kimseye vermemeye dikkat ederim.Grange'nin okumadığım bir kitabı.Bunu da okuyup seriyi tamamlamak istiyorum.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sisle Gelen Yolcu yu okudunuz mu. Eğer bir tek bu kaldıysa gecikmeden okuyun derim.

      Sil
  4. Kitabın konusu etkileyiciymiş.
    Ben de çoğunlukla kütüphaneden okurum kitaplarımı. İlk sayfalarda kitabın daha önce hangi tarihlerde okunduğu çizelgesi çok ilgimi çeker. Bir keresinde 40 yıllık bir kitaba denk gelmiştim. Düşünsenize 40 yıl önce biri aynı kitabı okuyor ve 40 yıl sonrada siz aynı kitabı elinize alıyorsunuz. Aynı bölümleri seviyor, aynı cümlelerin altını çiziyorsunuz. Bu çok garip bir his. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın konusunu burda çok çok az anlattım aslında kendisi daha ilginç.
      Evet ben de seviyorum o hissi. Ama bazı kitapların altı çizili olması insanı sinir ediyor özellikle kişisel gelişim kitapları.

      Sil
  5. Grangé tutkunuyum , Siyah Kan'dan sonra en iyisi de Leyleklerin Uçuşu'dur :)
    kitaptan çıkan sürpriz not hoşmuş doğrusu ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin kendine göre bir Grangé sıralaması var sanırım. Başka bir blogger da bu kitabı 1 numaraya koymuştu

      Sil
    2. Ben de Kurtlar İmparatorluğu'nun bir kısmını okumuştum o da çok güzeldi. Not çok hoş cidden:)

      Sil
    3. Evet Kurtlar İmparatorluğu da baya meşhur ama ben okumadım

      Sil
  6. Beni Grange ile tanıştıran kitap.Polisiye-Gerilim tarzının benim için en iyisi odur.Kurgusu kendine has ve sonuna kadar merak içinde bırakıyor.Eğer bu kitabı sevdiyseniz Kızıl Nehirler ve Siyah Kan kitaplarınıda kesin okumalılar.Takip edilmesi gereken yazarlardan kendisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet gerçekten iyi bir yazar. Kızıl Nehirler i okudum ama şimdi Sİyah Kan ve Kurtlar İmparatorluğunu merak ediyorum. Bir de şimdi meşhur olan Sisle Gelen Yolcu var ama pek beğenilmemiş sanırım

      Sil
  7. İkinci el kitaplarla ilgili yorumun cok güzel geldi. Hatta gidip ikinci el kitap alayım dedim:)) Granje'nın bir çok kitabını okudum bu kitabıda okumustum ama bitirmemiştim bu sıralar baştan okumaya karar verdim. Hatırladığım kadarıyla baya güzel bir kitaptı. Daha sonrada SİYAH KANı okuyacağım bakalımm:)) Kızıl nehirler taş meclisi hepsi birbirinden güzel geldi bana:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkinci el kitaba özendirdiysem ne mutlu bana:) bence dene ve bana haber ver..
      Leyleklerin Uçuşu güzel gerçekten ama bu tür macera romanlarda aynı yazarın kitaplarını artarda okumak beni sıkıyor. Bende de ölü ruhlar ormanı var ama sonraya saklıyorum.
      İyi okumalar

      Sil

Her türlü soru, eleştiri, isteğinizi, görüşünüzü lütfen hakaret içermeyen cümlelerle yazın. Seve seve hepsine cevap veriyorum...