5 Kasım 2012

Yağmur Durduğunda / Tiyatro

Veee nihayet tiyatro sezonu açıldı:) Aslında benim için yeni açıldı çünkü bir kaç oyunu bilete yetişemediğimden, bilet alıp gidemediğimden vs kaçırdım. Ancak artık ipin ucunu kaçırmaya niyetim yok çünkü sonra çok pişman oluyorum. 
Yağmur Durduğunda isimli oyunu İstanbul Devlet Tiyatrosu oyuncuları sahneye koydular bu sefer. Oyuncuları ise Rüçhan Çalışkır, Ali İpin, Levent Güner, Şebnem Dilligil, Okday Korunan, Ezgi Yentürk, Burcu Arslan, Eray Cezairli, Kemal Tandoğan, Demet Başkaya, Şeyda Pektok, Selda Soylu, Kerem Kurt'tan oluşuyor.
Konusu ise şöyle: "Son yılların en başarılı metinlerinden birisi sayılan Andrew Bovell’ın yazdığı Yağmur Durduğunda koca/babanın günahının çocukların ve onlarla ilişkide olan kadınların hayatlarını nasıl mahva sürüklediğini anlatmaktadır. Geçmişten kaçmanın imkansızlığını işleyen oyun, yedi yaşındayken gizemli bir biçimde ortadan kaybolan babasının izini sürmek için Avustralya’ya doğru yola çıkan gencin, babası ve kendi hayatının çakışmasıyla ortaya çıkan sırları gözler önüne serer. "


Bu kısa bilgilerden sonra oyuna geçebilirim sanırım. Tiyatro salonuna ilk girdiğimde salonu özlediğimi fark ettim. En öndeki yerimi alırken de seyirci merdivenlerinde yağmurluk giymiş oyuncular duruyorlardı ve sahnede de 9 tane şemsiye vardı. Evet saydım :)ve birinin de başka oyuncu tarafından kullanılacağını düşündüm ki oyunda bol bol şemsiye vardı. Oyun başladığında ise sahnenin tepesinden yağmur yağdırılmaya başladı ve merdivendeki oyuncular sahneye koşarak şemsiyeleri aldı ve caddede yağmurdan kaçışan insanları canladırdılar ve oyun başladı...
Oyunu genel olarak sevdiğimi söyleyebilirim. Muhteşem bir oyundu diyemeyeceğim ama kesinlikle kötü bir oyun değildi... 
Daha önce izlediğim Yanık oyununa benziyor hikayesi ama onun kadar ağır bir havada ilerlemiyor. Yine siyasi bir tabanda çocukların, anne babalarının suçlarından dolayı acılar çekmesi ve bu acılarla yüzleşmeleri anlatılıyor. 3 kuşak gösteriliyor farklı zaman dilimlerinde ve ilk perde kim kimin babası kimin çocuğu diye düşünmekle geçiyor:) 1. perde kapandığında "ne oluyor yahu?" diye kafamda soru işaretleri doluyken 2. perdede düğümler çözülmeye başlıyor ve dramlar teker teker ortaya çıkmaya başlıyor. Yanık taki gibi bir dram çıkıyor ortaya herhalde yabancıların en korkulu dram oluşturma noktası çocuk istismarı...Daha önce de bu hikayeye benzer filmler izlemiştim. Neyse dokunaklı, düşündürücü, insanı bağlantılar kurmaya zorlayan bir yapısı var. Zaten insan hikayelerini her daim sevmişimdir. 
Sevmediğim noktalara gelirsek bazı oyuncuların fevkalede hızlı konuşmaları kimi zaman beni rahatsız etti. Yani o kadar hızlıydı ki adeta Ceza nın şarkıları gibi anlamakta güçlük çektim. Ayrıca oyuncunun o oyunu ezberlediğini hissedip ve ezberlediği kağıtta ne yazdığını merak ettim o hızlı hızlı anlamadığım bir  dilden konuşurken:) Yine kimi anlarda, acıklı olması gereken durumlarda oyuncunun performansını görünce gülmekten kendimi alamadım. Bir sevişme sahnesinde eşiyle birlikte olmak isteyen adamı canlandırırken eşinin üstüne eğilip kıvırıcık saçlarını sallaması bir tiyatro hilesi mi bilemiyorum ama çok komikti:) Yine kendi için utanç verici olan, trende kendini tatmin ettiğini söylerkenki yüz ifadesi o kadar masum ve çocukcaydı ki orada bir komedi unsuru olduğunu düşündüm ama yokmuş:) İşte o sahnelerden:
 Bazı oyuncuların oyunculuklarında ise bırakın ezberlediği metni doğru dürüst okuma isteğimi ya da beni güldürmesini sanki gerçekten o hayatı yaşayan birer kişilik gibilerdi ve  kafamda oyuncu olarak canlandıramadığım kadar muhteşem performanslar sergilediler. Usta oyuncunun öyle lafta değil gerçekten oyuncu olduğunu tiyatro sahnesinde daha iyi anlıyor insan.  İşte onlardan bazıları :



Biliyorsunuz ben Amerikan tarzı konuşmalardan ne filmlerde ne kitaplarda hoşlanırım ve maalesef burada da o tür konuşmalardan vardı. Yazarı Avusturalyalı ancak onların konuşmaları da böyle sanırım bilemiyorum:) Nasıl yani? derseniz bir kaç örnek vereyim genel olarak: "Otobüsü kaçırmayı istemezsin değil mi?", " Hey sen ne yaptığını sanıyorsun?" vs gibi. Tiyatro oyunlarında yabancı isimler mutlaka oluyor garip gelmiyor ama bu tarz Amerika kokan diyalogları Türk oyunculardan duyarken  oyunun inandırıcılığını azalıyor bende . Daha önceki yabancı oyunlarda bu tür  diyaloglar yoktu. Bilemiyorum belki siz takılmazsınız buna.
3 kuşağın hikayesi farklı zaman dilimlerinde gösteriliyor demiştim. İşte bu hikayelerin her birinde aynı olan bazı konular vardı. Yanı bu zaman tünelinde birbiriyle bağlantısı olan herkes aynı diyalogları az ya da çok kullanıyordu. Mesela yemek yediklerinde menüde her zaman balık çorbası var ve mutlaka yararlı olduğundan bahsediliyor. Mesela evi temizleyen iki karakter aradan yıllar geçse de aynı şekilde aynı kelimelerle evi nasıl temizlediğini anlatıyor. Bir de mutlaka kırık beyaz renginden yine aynı tanımlamalarla bahsediliyor. Balık çorbası özellikle artık kimi yerlerde bıkkınlık getirdi bana. Ancak bunun da herkesin ebeveynlerinin geçtiği yollardan, yaptığı hatalardan geçtiğini anlatmak için kullanıldığını düşünerek anlamlandırıyorum:)
Herşeye rağmen güzel bir oyundu ve daha da önemlisi tiyatro sezonu başladı:))
İyi Seyirler
 

5 yorum:

  1. Bu sezon Devlet Tiyatroları dolu dolu bir açılış yaptı gerçekten çok güzel oyunlar var. Yağmur Durduğunda da konusunu okuduğumda ilgimi çeken oyunlardan biri oldu, sen de çok güzel yazmışsın :) Ayrıca bu oyunun kadrosu da baya iyi geldi bana. İlerleyen günlerde izlemek dileğiyle. Hepimize tiyatro dolu günler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kadro oldukça iyiydi. Her oyunun ayrı bir havası var umarım hepsine gidebilirim. Beğendiğine sevindim:) İyi seyirler görüşmek üzere

      Sil
  2. Harika oyunlar var, bende nazım hikmetin şiri dinletisine gitmiştim =)

    YanıtlaSil
  3. Senin pek de iyi anladığını sanmıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir.Belki adsız olarak değil bir isimle fikirlerinizi paylaşabilirsiniz

      Sil

Her türlü soru, eleştiri, isteğinizi, görüşünüzü lütfen hakaret içermeyen cümlelerle yazın. Seve seve hepsine cevap veriyorum...