25 Mart 2015

Ejderha Dövmeli Kız, Ateşle Oynayan Kız, Arı Kovanına Çomak Sokan Kız (Milenyum Serisi) * Stieg Larsson

 Mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur Ejderha Dövmeli Kız kitabını ya da görmüşsünüzdür. Milenyum serisinin ilk kitabı kendisi. Ben de arkadaşımda görünce elimde okunmayan kitaplarıma inat serinin 3 kitabını aldım geldim eve. Baya övülen bir kitap olması dolayısıyla hemen okunmaya başladım. Beklentilerim üst seviyedeydi... Hepsini okuyup yorum yapmanın daha doğru olduğu inancıyla son kitabı bitirir bitirmez bu yazıyı yazıyorum. Kolları sıvayıp birinci kitaptan başlıyorum ancak spoiler yani kitapla ilgili ipucu vermemeye dikkat edeceğim. Yani yazıyı okumayı bitirince "anam sonunu öğrendim ya ben" gibi bir durumunuz olmayacak:)
Dediğim gibi birinci kitabı büyük bir beklenti ve istekle okumaya başladım ki itiraf etmeliyim bu beklentilerimi de karşıladı doğrusu. İlk kitabı çok kısa bir süre sonunda bitirip ikinci kitaba aceleyle geçtim. Ancak biraz konusundan bahsetmek doğru olur. Öncelikle kitap bir polisiye- macera kitabı... Ben Grange ve Dan Brown dışında bu türe pek aşina değilim. Yani polisiyeler içindeki yerini bilemem ancak bence oldukça insanı içine çekiyor hikâyesi...
Gazeteci Mikael bir şirketin usulsüz işlerini, sahibi olduğu dergide yayımlıyor ancak elinde olmayan sebeplerden ispat edemeyip hapis cezası alıyor. Bu hapis cezasını yatmayı beklerken dergisinden uzaklaşma kararı alıyor. Bu süreçte kendisiyle köklü ancak eski şaşalı günlerini yaşamayan bir şirket sahibi, kardeşinin çocuğunun katilini bulması için Mikael'i tutmak istiyor. Mikael bu teklifi zor da olsa kabul edip farklı bir şehirde aile sırlarını ortaya çıkararak kaybolan ya da öldürülen kızın izini sürmeye çalışıyor... Şirket sahibi Mikael'i tutmadan önce bu parlak zekâlı gazeteciye güvenip güvenemeyeceği hususunda araştırma yapılmasını istiyor. Bunun içinde bir güvenlik şirketine başvuruyor. Ve burada devreye Ejderha Dövmeli Kız'ımız Lizbeth Salander devreye giriyor. Bu kız Mikeal'i araştırıp hayatının tüm ayrıntılarını kağıt üstüne döküyor. Lizbeth burada görevinin bittiğini düşünse de Mikeal'le bağları hemen kopmuyor ve kaybolan kızın izini sürmekte Lizbeth ile Mikeal işbirliği yaparak olayları çözmeye başlıyorlar. Olayların ayrıntılı yazımı ve her bir ayrıntıyı okuyucunun anlayacağı ve aklına kazıyacak şekilde anlatması kitaptan kopmamanıza neden oluyor. Benim gibi yabancı isimleri çok karıştıran biri için bile anlatılamayan nokta kalmıyor. O yüzden hikâye, sizi içine çekmekte zorluk yaşamıyor.
Bir taraftan maceramız sürerken bir taraftan Lizbeth Salander ı tanımaya başlıyorsunuz. Bu cılız, piercing takan, soğuk görünümlü, asosyal ama oldukça zeki olan kızın sorunun ne olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Kız gerçekten çok güçlü ve çok zayıf iki karakteri içinde barındırıyor. Çok ipucu vermek istemiyorum ancak kitabı okumanızın en önemli sebebi her kitapta hemen hemen okuyabileceğiniz koşuşturmalı, sır dolu maceralar olmayıp bu kızın hayatını biraz daha deşeleyebilmek dürtüsü oluyor.
Birinci kitapta bu kızın neden sorunlu bir tip olduğu hakkında az buçuk ipucu verilse de sırların açıklanması diğer kitaplara bırakılıyor.
İkinci kitap ise ilk kitapta kızımızın başına gelen bir olayla ilişkili olarak başlıyor. İkinci kitabın ismi ise  Ateşle Oynayan Kız...İki kişinin cinayetiyle başlayan olaylar zincirinde yine gazeteci Mikael ve Lizbeth başrollerde oynuyor. Ancak bu kitapta polislerin işin içine girmesiyle birlikte  bir karakter kaosu başlıyor. Şöyle ki polislerin ya da olayla ilgili olan diğer karakterlerin isimleri, soyisimleri, takma isimleri derken bazen kim kimdi unutmaya başladım. İsim hafızamın olmadığını söylemiş miydim? İlk kitapta tekrar tekrar hatırlatılan ve kafaya kazınan karakterler bu kitapta olayların yoğunluğundan mıdır nedir aynı metotla ilerlemiyor. Ayrıca Lizbeth'e olan merakım bu kitapta çok doyurulmuyor. Çünkü Lizbeth pek ortalığa çıkmıyor... Bu bakımdan ilk kitap kadar heyecanla okumadığımı söyleyebilirim ancak tabi ki üçüncü kitaba geçmeme engel olmadı....
Üçüncü kitap olan Arı Kovanına Çomak Sokan Kız ise 799 sayfa sayısıyla serinin en kalın kitabı olmakla biraz gözümü korkutmuştu açıkçası. Çünkü ikinci kitabı bitirdiğimde artık seriye ilk kitabı okuduktan sonraki kadar ilgim kalmamıştı. Neyse ki Lizbeth üçüncü kitapta; sırları, iyilik ve kötülükleriyle yine başrole çıktı... Mikael de olayları yürüten adam tabi ki... Bu arada sanmayın ki bu kitap iki karakter ve polislerden oluşuyor. Kitapta dergi, gazete, kurumlar, polis, güvenlik şirketi gibi bir sürü yerden bir sürü karakterle dolup taşıyor. Yani birçok karakterin hikâyesi ve olaylarla bağlantısını okuyarak zengin bir olay alt planı sunuluyor. Yazarın hiç boşluk bırakmayacak şekilde tüm sistemi kurmuş olması hayranlık uyandırıyor gerçekten... 
Benim tek eleştirim bazı düğümlerin çözülmesi inanılmaz ayrıntılara, diyaloglara boğulmuş olması. Yani son kitabın sonuna doğru artık ne olacaksa olsun, sona ulaşsın diye beklemedim desem yalan olur.
Milenyum bence sevilerek okunabilecek bir seri… Yani polisiye sevmeyenleri bile kendine çekip okutturacaktır. Kitabın kalınlıkları gözünüzü korkutmasın. Zevkle okunabiliyor ancak kimi zaman sıkılmayı da göze almak lazım. Yine de karakter bakımından sıkı bir kız tanımak istiyorsanız Lizbeth Salander sayfalar arasında sizi bekliyor olacak...
Filmleri de çekildi biliyorsunuz hatta iki farklı versiyonu var. Ancak ben ilk filmin yarısında uyuyakaldım. Çünkü film baya sığ geldi bana ve sonunu bildiğim filmleri seyretmekten hoşlanmıyorum ama bence olabilecek en iyi şekilde uyarlanmış 2011 yapım yıllı film.
Ha bu arada Yazar bu serinin son kitabını yazarken vefat etmiş ancak sanırım Ağustos'ta 4. kitabı tamamlanıp satışa sunulacakmış...
Sevgiler

3 yorum:

  1. bayılırım bayılırım. lisbeth de en sevdiğim polisiye kahraman oldu yaa :) üç kitap da iyi. filmlerden de orijinal isveç filmlerini izle. üçü de güzel. bu yaz bu serinin dördüncüsü geliyoooo. yazar ölmeden önce yazmış yaaaa :)

    YanıtlaSil
  2. Yazar ölmeden önce yazmadı, o bir şehir efsanesi, 4.kitabi tarza sadık kalan isveçli bir yazar kaleme almış. O da serinin diğer kitapları gibi çok başarılı, okumayanlara tavsiye ederim

    YanıtlaSil

Her türlü soru, eleştiri, isteğinizi, görüşünüzü lütfen hakaret içermeyen cümlelerle yazın. Seve seve hepsine cevap veriyorum...