Okumam gereken kitaplar listemi yaparken her yazardan bir kitap eklemeye çalışmıştım. Agatha Christie de okumadığım ama okumam gereken yazarlardan biriydi. Christie nin hayranları, kitaplarının koleksiyonerleri olduğunu ve benim bu yazarla tanışmak için geç kaldığımın farkındayım ancak sanırım korku romanları çok ilgimi çekmediği için hep ertelemiştim.
Ufak bir araştırma yaptığımda da en çok önerilen kitaplarından biriydi On Küçük Zenci... 15 Eylül 1890 – 12 Ocak 1976 yılları arası yaşamını sürdüren yazar On Küçük Zenci yi 1939 yılında 49 yaşındayken yazmış ve klasik polisiye romanlardan biri sayılıyor.
Bu kadar meşhur olan kitaplarından birinin orjinal kapaklarını ve isimlerini merak ettim. İsimlerini diyorum çünkü orjinal dilinde iki ismi var kitabın. İşte bazı orjinal kitap kapağı örnekleri:
And There Were None ( Ve Hiç Kimse Kalmamıştı)
Yine aynı kitap daha sonra Ten Little Indians ( 10 Küçük Kızılderili) ve Ten Little Niggers ( On Küçük Zenci) isimleriyle yayımlanmış.
Oldukça eski olan bu kitabın bulabildiğim 3 filmi de yapılmış ki bence filmi yapılmasa yazık olurdu. Tam bir film izliyor gibi oluyorsunuz kitabı okurken...
1989 yapımı On Küçük Zenci filmi
1965 yapımı
1945 yapımı
İşte kısaca kitabın tarihçesi hakkında bilgi verdikten sonra sanırım konusuna geçebilirim:) Birbirleriyle ilgisi olmayan geçmişte çeşitli sırları olan on kişi Zenci Adası ndaki gizemli bir malikaneye çeşitli nedenlerle davet edilirler. Toplanan insanların bazıları bedava tatil için bazıları para için bazıları iş için oradadırlar ama tek ortak yönleri geçmişlerinde bir sırrı saklamalarıdır.
Malikaneye vardıklarında ise ev sahibini bulamazlar ve ilk akşam yemeğinde sırlarını açığa veren bir sürprizle karşılaşırlar ve olaylar başlar...
Hikayenin başından itibaren hepsinin öleceğini öğrenmeme rağmen sürprizi hiç bir zaman kaçmadı benim için. Çok basit bir hikaye gibi okunsa da zekice yapılmış kurgusuyla, katil kim duygusuyla sonuna kadar sizi götürüyor...
Aslına bakarsanız çok çetrefilli bir kurgu, abartılmış korku unsurları bekliyordum. Ancak o kadar basitçe yazılmış ki bu güzel hikayeyi sanki oturup kendiniz de yazabilirsiniz duygusuna kapılıyorsunuz. Ancak böyle hissettirmeyi ancak usta yazarlar yapabiliyor çoğu zaman.
Edebi değeri hakkında bir çok tartışma olmuş zamanında çünkü dediğim gibi ağdalı bir dil, girift bir duygusal duruma rastlanmıyor. Bu kolay okunma durumu, merak unsuru da sanırım bu kadar çok tutulmasında etkili.
Korku romanları pek okumam, hatta hiç okuduğumu sanmıyorum. Bir korku romanından korkacağımı filan da sanmıyordum ancak gece yatmadan önce okuyunca baya tedirgin oldum yahu:) Şaşırdım hatta kitap yüzünden mi uyuyamıyorum diye çünkü roman 'Ben korku romanıyım.' diye gözünüze sokmuyor ama gergin bir ortam da yaratıyor bünyede:)
Bundan sonra bir Christie koleksiyoneri ya da hayranı olur muyum bilmem ama kendisinden bir kaç kitap okuma gibi bir niyetim var doğrusu. Sizin en sevdiğiniz Agatha Christie kitabı hangisi?
Altını Çizdiklerim:
On küçük zenci yemeğe gitti,
Birisi kendisini boğdu ve kaldı dokuz.
Dokuz küçük zenci çok geç kalktı,
biri uyuyakaldı, kaldı sekiz.
Sekiz küçük zenci Devon'da geziye çıktı,
Biri kayboldu, kaldı yedi.
Yedi küçük zenci odun kırdı,
biri kendisini kesti, kaldı altı.
Altı küçük zenci kovanla oynadı,
bir balarısı, içlerinden birini soktu, kaldı beş.
Beş küçük zenci mahkemeye gitti,
Biri idam cezası aldı, kaldı dört.
Dört küçük zenci denize gitti,
Birini balık yuttu, kaldı üç.
Üç küçük zenci hayvanat bahçesine gitti,
Birine ayı sarıldı, kaldı iki.
İki küçük zenci güneş altında oturdu,
Biri güneşte kızardı, kaldı bir.
Bir küçük Kızılderili tek başına kaldı.
Gidip kendisini astı ve hiçbiri kalmadı.
Sevgiler
Bu kitabı çok sevmiştim.Özellikle o tekerlemesi pek sevimli gelir bana :) Ben de yatmadan önce senin gibi okuyup,uyuyamamıştım,gerçekten tedirginlik/gerilim yaratıyor.Okuduktan sonra hemen 1965 yapımı filmini de izlemiştim,o da fena değildi,bir kat daha gerilmiştim ama :P
YanıtlaSilÖncelikle güzel yorumlarınız için teşekkür ediyorum:) Evet geriyor insanı hem de çok naif bir şekilde:)
Sil