Bu oyuna gittiğimde hiç keyfim yerinde değildi ve beğenmeyeceğimden emindim aslına bakarsanız. Tam bir huysuz olarak oyundan sıkılacağıma şartlandırmıştım kendimi. Ama beni bile canlandırıp keyiflendirdi bu oyun. George lu, Jack li karakter isimlerinden, Amerikan diyaloglarından fena halde bunalan ben Uğur Saatçi nin yazdığı Türk hikayesinden büyük keyif aldım. Hem öyle ismi komedi olsun diye komedi değildi. Trabzon Devlet Tiyatrosu nun sahnelediği oyun Karadenizlilerin espri yeteneklerini de yansıtıyordu doğrusu...
Hikayesi ise Osmanlı nın son dönemlerinde geçiyor. İngilizlerin işgal ettiği İstanbul da milli mücadele başlamadan önceki Türklerin durumunu anlatıyor. Ancak bu sefer farklı bir yönden bakılan o dönemi izlerken ilk kez gülümsüyorsunuz. İşgal güçleri bile şaşkınlıkları ve kibirleriyle sempatik ve komik duruyordu.
Aslında bir kaç insanın bir yandan işgal kuvvetlerine boyun eğmek zorunda olması bir yandan da kendi safça ve kimi zaman şirin mücadelelerini vermesi anlatıyor. Genel İstanbul un işgali çerçevesi içinde bir kaç kafadarın komik hikayesi diyebilirim... Ne kadar çok komik dedim değil mi? Ama öyleydi...
Karakterin hayal gücüyle başlayan sahnelerde dekorların raylar üstünde sürüklenerek perde arkasına geçmesi son derece zekice ve kimi zaman komik durumlar yaratıyordu.
Oyunun beğenmediğim tarafları da yok değil. Oyunun müziklerine canlı orkestra eşlik ediyor ve orkestranın sesi çok yüksek olduğu için kesinlikle şarkının sözlerini anlayamıyorsunuz. Bateri sesi resmen kafanızın içinde yankılanıyor sözleri duymak isterken. Bu yüzden şarkı kısımlarında bütün seyircilerin ilgisi dağıldı.
Bir de şu "ne zaman sahnede silah görülse patlar" durumu biraz rahatsız edici olabiliyor:) Sahnede silah görürseniz önceden kulaklarınızı kapatın ki yerinizden zıplamayın derim ben. Ha ama mutlaka gidip keyfini çıkarın oyunun...
İyi Seyirler
hiç duymamıştım bu oyunu Trabzon'da mı izlediniz yoksa turnede mi?
YanıtlaSilTurnede izledim rastgelirseniz izleyin derim
Silteşekkür ederim aklımda olacak :)
YanıtlaSil